2007 haziran-2009 eylül arası: dinlemek.
çokça dinlediğim bir dönemdi. ikibinden fazla insan dinledim, bu binlerce hikaye demek, binlerce hayat. çok iyi bir dinleyiciyimdir, dikkat ve ilgiyle dinler, iyi sorular sorarım. başat eyleminiz dinlemek olduğunda bazen istemeden de dinleyebiliyorsunuz. bir keresinde bindiğim bir minibüste yanımda oturan adam konuşmaya başladı benle, ama benim hiç dinleyesim yok, sessizliğe ihtiyacım var, güya beden dilimle dinlemiyorum mesajları veriyorum ama beden gayriihtiyari bir şekilde konuşana yöneliyor yine, buyrun sizi dinliyorum diyor. o zaman anladım ki artık dinlemekten dinlenmem lazım.
2009 eylül-2010 haziran arası: okumak.
bu dönemde dinlemeyi azalttım, yani okulda hocamı dinledim, arkadaşlarımı dinledim elbette ama başat eylemim okumak olarak değişti. epeydir okumak istediğim konularda okumalar yapmaya başladım, günlerimi bağlarbaşındaki kütüphanede geçirdim, sessiz sakin, mutlu mesud okudum, biraz yazdım, konuştum, dinledim, düşündüm, ama başat eylem okumaktı.
2010 haziran'dan beri: izlemek.
efendim bendeniz profesyonel izleyiciyim şu anda. binlerce çizgi film izledim haziran'dan beri. bugün geldim işe, birazdan açacağım transformers seyredeceğim. merak ediyorum neler olacak bu bölümlerde. işin fena yanı gündüz izledikten sonra eve gidince de yapmak istediğim şey dizi ya da film izlemek oluyor, izliyorum. bu aralar iyi bir sinema izleyicisiymişim gibi davranıyorum.
aslı gibidir, biutiful, aşk tesadüfleri sever ve i am love'ı izledim mesela.
aslı gibidir ile ilgili çok beklentim vardı aslında ama pek aslı gibi değildi film :P yazar bir sanat tarihçisi ve onun okuru arasındaki macera, beraber geçirdikleri bir gün ve sohbetleri üzerineydi. sohbetler daha çok bir kitap okuyormuşum tadı bırakıyordu aslında ama zaten hikaye de bir kitap ile başlıyordu.
biutiful, Alejandro González Iñárritu filmi, babil, 21 gram, paramparça aşklar ve köpeklerin yönetmeninin. bu adamın filmlerinin bir formülü var sanki ve o formülü uyguluyor filmlere hep, acıtıcı başlıkları bir torbaya koyup karıştırıyor sonra da çıkarıp bir sıraya diziyor gibi. bu pek hoşuma gitmiyor aslında. ama ben bu filme havyar badem için gittim zaten.
aşk tesadüfleri sever'e de bir grup kız arkadaşla gittik, hepimiz çok etkilendik, mehmet günsür'ün çok güzel bir gülüşü var.
i am love pür sinema idi bence, sevdim ben.
şimdi transformers izleyeyim :)
edit: böyle yazmışım 2011 şubat'ında, o tarihten 2012 başına kadar da izleyici olmuşum hep.
sonra sevgili 2012 gelmiş çok eğlenceli bir başat eylemle :) 2013'ün ilk ayını geride bıraktığımız şu günlerde dönüp geriye nasıl yıldın sen 2012 diye sorunca, gördüm ki iyi gezmişim 2012'de maşallah.
2012 mart-kasım arası gezmek:
urfa,mardin, midyat, hasankeyf, antep, besni, malatya, brüksel, ghent, bruges, antwerp, amsterdam, verona, venedik, new york, chicago.
hadi bir daha maşallah diyin.
benden çok gez, güzel gez he mi okur?
edit: böyle yazmışım 2011 şubat'ında, o tarihten 2012 başına kadar da izleyici olmuşum hep.
sonra sevgili 2012 gelmiş çok eğlenceli bir başat eylemle :) 2013'ün ilk ayını geride bıraktığımız şu günlerde dönüp geriye nasıl yıldın sen 2012 diye sorunca, gördüm ki iyi gezmişim 2012'de maşallah.
2012 mart-kasım arası gezmek:
urfa,mardin, midyat, hasankeyf, antep, besni, malatya, brüksel, ghent, bruges, antwerp, amsterdam, verona, venedik, new york, chicago.
hadi bir daha maşallah diyin.
benden çok gez, güzel gez he mi okur?
No comments:
Post a Comment