Wednesday, October 22, 2014

taze fasulyeden alınan lezzetin öznelliği

adı konmamış çok komik bir kandil geleneğimiz vardı bu sabah hatırladım. kandil akşamları komşular irmik helvası getirir, babam hepsinin tadına bakar,  sonra da hafif burun kıvırıp hanım derdi, yap bi helva da komşular helva neymiş görsünler, annem bunu duyduktan sonra kalkar hemencecik irmik helvası yapar ve komşulara dağıtırdı, her kandil komşulara son giden helva bizim evdendi :)

şimdi okuyan komşumuz varsa alınmasın, gücenmesin, damak tadı denen şey böyle bişey. başka evlerin en güzel helvasını da o evin hanımı yapıyordur illa ki.. neyse ben bunu hep çok ilginç bulmuşumdur, bir şeyden aldığımız lezzetin öznelliğini.. bir masaya otururuz, ailemizle, arkadaşlarımızla aynı taze fasulyeyi yeriz ama diğerinin nasıl bir tat aldığını mümkünü yok bilemeyiz, ne ilginç değil mi? bir de sanattan, edebiyattan, mimariden, müzikten alınan lezzetler var. aldığımız tatlar hep başka başka ve bir şeyden aldığımız tadı bir diğerine anlatabilmemiz epey de zor. bunu düşünmek beni eğlendiriyor, bunun beni neden eğlendirdiğini anlatabilmem de biraz zor galiba. bir şey anlatırken onu anlatmanın müşkülünden duyulan zevk de komik ama işte zevklerin öznelliği dediğim şey tam da böyle bir şey :) 

dün akşam sevgili eşimle narla tatlandırılmış bir et yemeği yerken " tuz at daha iyi oluyor tadı" dediğinde yine böyle eğlendim işte, ben tam da narın ekşi tatlı etkisini seviyordum yemekte. hala bunun bana neden eğlenceli geldiğini anlatamadım di mi sevgili okur, o zaman sussun burda yazar. çünkü "üzerinde konuşulamayan hakkında susulmalıdır" *

* "wovon man nicht sprechen kann darüber muss man schweige" witgenstein