Wednesday, January 07, 2009

tatil güncesi

çok şaşırarak söylüyorum ki sevgili okur, çalışmayı özledim.

kaç gündür yorgan altında okuyarak ve film izleyerek, sıkıldığımda yorgan altından çıkıp biraz çay içip sohbet ederek vaktimi geçiriyorum. dinlenmeye doydum... uykuya doydum çok şükür.

ve bugün sanki kış uykusundan uyanmış bir ayıcık gibiyim, hava da bahara uyanmış havacık gibi sanki bugün.

kendimi sokaklara atacağım, aylin ve hacerle buluşacağım. capitol diyeceğim hacer'e, kadıköy anlayacak. capitol'deyken arayacağım, "sinema katındayım" diyecek, aylin'le beraber sinema katına çıkacağız hacer'in gönlü olsun da gelsin diye bekleyeceğiz, sonra hacer gelmeyince "yoksaa" diyeceğim, tekrar arayacağım ve hacer'in nautilus'un sinema katında beklediğini öğreneceğim.sonra hadi kalk git nautilus'a, çünkü hacer bugün niyetli, biz de niyetliye hürmetliyiz, iyi niyetliyiz. onların ikisini filme bırakacağım, bırakmadan evvel sinema danışmanım enes'i arayacağım çünkü bilmiyoruz ki transporter nasıl filmdir, enes diyeceğim transporter nasıl filmdir, fırsattan istifade aylin'le hacer'in rafine olmayan sinema zevkinden bahsedeceğim :P neyse ben sıkıldım nautilustan arkadaşlarla karşılaşma kısmını atlayıp ordan bir taksiye atlayıp vapura sonra nişantaşına, sanat terapisi yaşantı grubuna gideceğim. yaşayacağım tabii gitmişken.

sonra dönüş yolunda minibüste bir kavga çıkmasın mı, bir minibüste birbiriyle alakasız tam dört sarhoş (bildiğimiz kadarı ile) ve bir adet de manyak çıkınca bunların biri yanıma ikisi hemen arkama oturunca sarhoş kız, a.q diye ünleyen sarhoş oğlanı gözyaşartıcı spreyle tehdit edince korktum biraz, "sen nasıl konuşuyorsun bir bayanla" diyen diğer sarhoşa (sanırım minibüste ayık olan şoför ve ben varım tek, umuyorum şoför ayıktır :) ) cevaben ünleyen oğlan "ne bayanı ya şundaki çeneye baksana" (kadın hakkaten hiiç susmadan konuşabiliyor ve kelimeler de kayıyor bu esnada) diyince sırıtıyordum salak salak, komik de bişey oldu, spreyli sarhoş manyak kadın " çocuğa dedi ki oolum sen kafadan kontaksın, senin bir psikoloğa görünmen lazım" o esnada psikolog sırıtıyor yanında ve sırıttığı gözükmesin diye dışarı bakıyor havalarında, çünkü bu kız bütün minibüse öfkeli, herkese sataşıyor aman neme lazım.. sonra aklıma ç. geliyor, " ne var canım, ben hep bu saatte (22.00) dönüyorum eğitimden, hiç de bişey olmuyor" diyişim.. bazen de oluyormuş..

ve de bugün öğrendim ki, hacer filmden çıktıktan sonra mehmet'le buluşmak için sözleşmiş, kadıköy'de diye, mehmet de elbette ki hacer'i capitol'de beklemiş. sayın hacer k. sayın hacer k. capitol'de bekleniyorsunuz. aklıma şimdi duysal geldi bu kadar absürdlük üstüne.

not: sanatçı bu eserinde üslubunu zaman kaymaları üzerine kurmuş ve zamanın göreceliliğine atıfta bulunmuş olabilir, neden olmasın? ya da yazının kendini sokaklara atma kısmından sonrası bir gün sonra yazılmıştır, yazar kendini belki aceleyle sokaklara atınca yazıya ancak ertesi gün devam edebilmiştir, bu da mümkün evet.

3 comments:

v.yaka said...

okudum, güldüm, güldüm, okudum. oysa ne sıradan bir çarşamba'ydı... :)

aslı said...

sıradan çarşamba yokmuş az votka varmış v.yakacığım :)

aslı said...

http://stargazete.com/guncel/sarhos-vatandas-polis-telsizini-kapinca-159280.htm