uzanmak istedim bu sabah
yükseklere yükselmeye uzanmak
uzanmak ve erişmek uzaklara
yakınmadan yakarmadan yakınlaşmak
uzanmak ve dinlenmek bir dize
burası bir dize bu şiirimside
buraya uzan aslı dinlen biraz
dinlen dinleyerek
dinince.kulaktan gayrı mahrem yok.
birbirimize diz kulak olarak
bir çaydanlık çay getirdi sevdiceğim
içinde çiçekler açmış
içimde çiçekler açtı.
uzanıp içimin çiçeklerine
bir bardak çay, bir bardak çiçek.
bu kavli çaydanlık eğilip sagara söyler ne der,
franny ve zooey'den bir şeyler:
"sana bir tek şey söyleyeceğim franny. bildiğim tek şeyi. ve sakın bozulma. kötü birşey filan değil. ama eğer senin istediğin dini bir hayatsa, şunu hemen bilmelisin ki, bu evde sürüp giden o kahrolası dini eylemlerin her birini tek tek gözden kaçırıyorsun. birisi sana bir kase kutsanmış tavuk suyu çorba getirdiğinde, onu içecek sağduyudan bile yoksunsun sen- ki bu tımarhanede bessie'nin birine getirebileceği tek tavuksuyu da bu türdendir zaten. onun için, sadece söyle bana dostum, sadece söyle bana. yola düşüp bütün dünyayı dolaşsan, şu isa duanı sana doğru dürüst okumasını öğretecek bir üstat- bir guru, bir kutsal kişi- bulmak için, bunun ne yararı olacak sana? sen daha burnunun dibinde duran bir kase kutsanmış tavuksuyu çorbayı göremezken, basbayağı kutsal bir kişiyi gördüğünde onu nasıl tanıyabileceksin, ha? söyler misin?" (franny ve zooey/ j.d. salinger)
No comments:
Post a Comment