bazenleri konser izlerken o anın içine giremediğim olur, gözümü kapasam müziği duyacağım, turnanın yuvasına duyduğu özlemi anlatan bir japon türküsüyle japonya'ya gidecek gökte bir turna olacağım ama gözüm açık olunca salon bir konser salonu, ben de bir seyirci olarak kalıyorum. ve sadece seyirciyken bazı konserlerde icra edilenle aramdaki mesafe çok açık olabiliyor, gayet güzel bir konser olmasına rağmen o sırada icra edilenle bir rabıta kuramamış olabiliyorum. dün akşam da tam böyle hissediyorken, japon davulcu amcanın bagetleri sırtına doğru götürdüğünü gördüm, hani bizde de mehteran büyük davullara vuracağı zaman kollarını şöyle arkaya doğru gerer ya, bu amca da o hareketin biraz daha sertini yapıyordu, sanki bir sırtına, bir davula vuruyor gibi görünüyordu. ve ben bu hareketle beraber konseri yaşamaya başladım.amcanın davula vurmasından daha canlı hissedebildiğim bir şey olacaktı sırtına vurması. hemencecik o hissi kendi sırtımda duyabilirdim, ama amca sırtına değil de davula vuruyordu, öyleyse bunu hissedeyim dedim. icra edilenle kuramadığım rabıtayı icracıyla kurmayı denedim ve o kocaman davulun önünde pata küte pata küte, davula vuran ben oldum, muhteşemdi :)
bundan sonra, konserlere götüreceğim bu tecrübeyi inşallah.
bundan sonra, konserlere götüreceğim bu tecrübeyi inşallah.
No comments:
Post a Comment