Friday, April 21, 2017

sayısız penceren vardı


bir bir kapattım,
bana dönesin diye bir bir kapattım. T.U


bazen bu sunturlu yere gelişimize şükrediyorum, sayısız pencerem vardı çünkü. ve sayısız pencereler çok yorucu olabiliyormuş, hem insanın kendisi hem de ilişkileri için.

şimdi yeni pencereler açıyorum, açıyoruz beraber, sayılı pencereler.
sayılı olan iyidir.
pencereler ve perdeler de. kapılar ve odalar önceki yazımızın konusu idi.

kendine ait bir oda


"ben kapılarıma hiç kilit vurmadım ki, ben seni kendimden çok ayırmadım ki" N.Ö 

kendine ait bir oda:  "Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır"  V.W 

"Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa veya yazmayacaksa, kendine ait bir odası olmalı, hayali veya gerçek.  " A.L

ilgili ilgisiz serbest çağrışım: zihin sarayı, ay sarayı 

mavi sakal masalındaki oda kime ait diye bir küçük sohbet yayını yapmıştık instagramda, odanın sahibi mavi sakal mı, karısı mı, yoksa karı koca arasında ayrı gayrı olmaz mı diye başlamıştı sohbet.

sevgili v yaka demişti ki, tamam oda mavi sakalın ama anahtarı karısının eline verip, sakın kullanma diye tenbihleyerek test etmek de ne oluyor? 
v yakanın olaylara bakış şeklini sevdiğimi söylemiş miydim? 

neyse oda bence de mavi sakalındı ama karısının da bir odası olabilmeli kendine ait.  kilit vurmasınlar kapılarına, tehlikelerden emin olsunlar ve  kilit vurmadan uyuyabilsinler. ama iki ayrı kapı iki ayrı oda olsun, üçüncü bir oda da olsun, beraber uyusunlar.  

ilgisiz serbest çağrışım: beraberce uyumak 











Not: sevgili Writersindatca terapihergun.com'daki "eksik parça büyük O ile karşılaşıyor" yazısına bir soru bırakmıştı,  bu yazıyı gecikmiş ve kendi halinde bir cevap olarak kabul buyursun. 

 writersindatca: Aslıhancığım, bu videoyu paylaştığın için teşekkürler. İlişkilerde birey olmak ve birey kalmak kadınlar için daha mı zor, bizim kültürümüzde yetişmiş kadınlar için daha da mı zor diye düşünüp duruyorum. Yoksa her iki cins için eşit derecede önem arz eder mi, emek gerektirir mi?

Wednesday, April 05, 2017

nehy-i ani'l münker


insan insana aşık olmaz güzelim
insan insanın yanında bile durmaz (Alper Gencer)

İşte o gün kişi kardeşinden kaçar,
annesinden, babasından,
eşinden ve çocuklarından.
O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır.
O gün bir takım yüzler parıl parıl,
güler ve sevinir.
Yine o gün bir takım yüzleri de keder bürümüş,
Hüzünden kapkara kesilmiştir.
İşte bunlar kafirlerdir, günahkarlardır.

Abese 34-42

insan insana aşık olmaz, gönül gönüle raptolur diyor Gencer.

Kalplerimiz onun elindedir, Rab dilerse rabteder. Gönlün sevgisi temizdir, latiftir, hadsiz hududsuzdur.

"Gözyaşıymış insanın insana rabtolduğu cevher" İsmet Özel

Nefslerimizse manipülasyona açıktır, öveni sever, yerene kızar, iltifata kanar, hediyelere aldanır.
Bir derste bunu anlatmıştı Merter, nefsin iltifatlara kanmasını, karşı karşıya gelmiş iki "ben" "ben" diyen nefsin çarpışmasını, sonra nefsimiz için sevdiklerimizle gönülden temas kuramadığımızda onlara nasıl kızdığımızı, kızgın kaldığımızı.

"Artık kimse kendisine kusurunu söyleyecek candan bir dost bulamıyor" demişti bir sosyal bilimler sempozyumunda bir konuşmacı, o zaman biraz anlamıştım ne demek istediğini ama bugün başka türlü, daha derin bir anlamayla anlıyorum.

Tarifi: Çok sevdiğiniz birine size zor geldiği halde onda gördüğünüz bir kusur varsa söyleyin, nefsinizin bundan beslenmesine izin vermeden, sadece sevginiz ile konuşun. O da sevgiyle yanıt verir size inşallah. Sonra bir bakıyorsunuz ki onu şimdi eskisinden daha çok, daha bir başka seviyorsunuz.

ipucusu: kişiyi kusurlu hareketin kendisi gibi görmemek, hatta kusurlu hareketi bas bayağı ötekileştirmek, letafetimize, yaradılışımıza, emanetimize yakışmayan bir yabancı haline getirmek.