Sunday, February 28, 2010

esrik

cuma akşamı "yapıt ve alımlayıcı" ile ilgili bir seminere gittim,
"her tablo, her müzik yapıtı onu algılamak için bize bir organ armağan eder" diyen blanchot alıntısını aktardı konuşmacı, " dile mahrem var mı kulaktan ayrı" dediğini hatırladım celaleddin'in.

algılamak kelimesi yerine ingilizce tercümesinde "to welcome" kelimesinin kullanıldığını söyledi ender konuşmacı, bir eseri karşılayabilmek, onu misafir edebilmek için blanchot'nun gerekli gördüğü "sonsuz ötekiliğe açılan yol" dan bahsetti.

benim ancak ben oluşumu unutarak onu duyabilmem mümkündü. iki şey çağrıştı, birincisi "sohbete giderken boş bir kap gibi git ki dolasın" tavsiyesi, ikincisinin ne olduğunu unuttum :)

ve o zaman gerçekten de okumak ya da daha geniş ifadeyle bir esere şahit olmak, onu karşılamak cesaret gerektiren bir iş olacaktı çünkü ben bilmediğim bir yolculuğa çıkacaktım "öteki"ne.

sonra cumartesi günü başka bir konferansa katıldım, fethi benslama gelmişti fransa'dan, islam ve psikanaliz anlattı bizlere. ilginçti, çok uzun notlar aldım. öğrendiğim şu şeyse çok hoşuma gitti, hem de bir gün evvel dinlediğim "alımlayıcının yapıt karşısındaki hali" konusuyla da bağlantılıydı. "ikra" oku anlamına geldiği gibi aynı zamanda, doğurmak anlamına da geliyormuş. böylelikle okumak, yeni bir şey doğurmak demek oluyor. bir şeyi içine almak, onun sendekiyle birleşmesine izin vermek ve ondan yeni bir şeyi doğurtmak. büyüleyici değil mi :)






Monday, February 22, 2010

Duha

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
Andolsun kuşluk vaktine
Ve sükûna erdiğinde geceye ki,
Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.
Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.
Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın.
O, seni yetim bulup barındırmadı mı?
Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?
Seni fakir bulup zengin etmedi mi?
Öyleyse yetimi sakın ezme.
El açıp isteyeni de sakın azarlama.
Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an

dinlemek için

Tuesday, February 09, 2010

keşif pilotu

ben bir keşif pilotuyum. galaksimin insanları beni iki yıl savaşları boyunca gösterdiğim cesaretle tanır. meraklı ve hevesli bir pilot oldum çoğu zaman. bir yerin gidilmemiş olması benim oraya gitmem için yeterli bir neden oldu hep. savaş boyunca uzay mekiğimle uzaklardaydım, içimde kımıldayan o macera tutkusuyla. bazen gemiye dönerdim ve fekat dinlenmeye alışmadan tekrar binerdim mekiğime düşerdim yollara, uzayın yollarına. savaş bitti nihayet. ilki bundan 10 yıl önce gerçekleşen ikinci iki yıl savaşları.

ben hala keşif pilotuyum, savaş yorgunu biraz. eskiden özlediğim şey hep uzak gezegenler galaksilerken şimdi uzay gemisine döndüğüm anları özlüyorum. bir müminin ibadete niyet ettiği ana benzetiyorum gemiye giriş için izin istediğim anı. izin geliyor, içeri giriyorum ait olduğum yere, bir puzzle parçasının puzzle içindeki yerine yerleşmesi gibi.

ama ben bir keşif pilotuyum.

Wednesday, February 03, 2010

güzel

Ölünce güçlenen veliler ve jedi'lar, aklıma ölünce badem gözlü olan körleri getiriyor. Ama veliler ve jedi'lar gerçekten güçlenir diyebilirsiniz, belki birileri de gerçekten badem gözlü oluyordur hıym? İlk durum ölenin tabiatıyla alakalıyken, ikincisi kalanın tabiatıyla alakalı olabilir belki. Çünkü biz henüz buradakiler şiirleştirmeyi, güzelleştirmeyi severiz. Birşeyi sonsuza dek güzel kılmanınsa, belki tek yolu onu öldürmektir. Ölü olan, zamanın sürprizlerinden ve hiç sürprizsiz yıpratıcılığından azadedir. Bir hatıradır, hayaldir ve şimdi tamamiyle bizimdir. Artık sonsuza dek ölü ve sevimlidir. Belki de bu yüzden herkes öldürür sevdiğini. Belki de bu yüzden bir dönüp baksak iyi olacak yanımızda uzanan sevgili diri mi?

lady d'arbanville

ölünce

"Kazanamazsın, Darth. Beni öldürürsen ne kadar güçleneceğimi hayal bile edemezsin" dedi Obi-Wan Kenobi, Darth Vader'a. Makul, dedim içimden, aklıma şu söz geldi: "Veli, dünyadayken, kınındaki kılıç gibidir. Ölünce, kınından çıkan kılıç gibi olup, tasarrufu, tesiri kuvvetlenir. "

Monday, February 01, 2010

sevgili jeremy

Dear Jeremy,


in the last few days, I've been learning how to not trust people, and I'm glad I failed. Sometimes we depend on other people as a mirror to define us and tell us who we are. And each reflection makes me like myself a little more.


Elizabeth.