tatil denen şey ne güzel birşeymiş, ne tatlı, ne hoş birşey... sabaha kadar misafirlerimle sohbet ediyorum, öğlene kadar uyuyorum, akşama kadar yağmurlu sokaklarda uzun yürüyüşler yapıyorum, akşam da yüzümde ballı maskem, ayaklarımda naneli krem (yürüyüşler sahiden uzundu), filmler seyrediyorum.. pek memnunum hayatımdan...
rüyalarım da pek hoş.. bu sabah rüyamda bir film ekibi gördüm. rüya içinde rüya gibi film içinde filmdi. bu film ekibi bir mezarlıkta çekim yapıyor ve çekim esnasında beraber hareket eden üç arkadaş, yavaş yavaş başka taraflara yöneliyor. önce ışıkçıydı sanırım, o ayrılıyor, ilginç birşey görüp onun peşinden gidiyor. ardından kameraman, kamerasını gözüne yapıştırmış olduğu halde yürürken yanındaki arkadaşından ayrılıyor ama sanki kamerayla gördüğü yerin dışında başka bir yeri göremiyor gibi gözüküyor, arkadaşının yanından ayrıldığını fark etmiyor bile. sonra kalan diğeri de başka bir tarafa gidiyor.o da gittiği yerde başka bir ekip ile karşılaşıyor, o ekibin eksik parçasıymış meğer, hemen dahil oluyor. mezarlık başına bir adam geliyor, charlie chaplin kılıklı bu adamın boynunda numaralar yazıyor. bizim adam bu numarayı görüyor ve mezarlıktaki siyah, nostaljik ev telefonundan bu numarayı çeviriyor, telefonu da halası açıyor. filmin sonunda bu adam bir kadınla sohbet ediyor, kadın bilim kadınıymış, önlerinde bir sürü kitaplar var, konu da evrimsel psikoloji. kadın adama diyor ki "ancak çok özel olanlar türlerinin sürdüregeldiğinin dışında bir davranış sergileyerek bir şeye kavuşurlar." bu cümledeki davranışın rüyada çağrıştırdığı şey bir feragat, bir serdengeçicilik idi..
güzel rüyaydı, hoş rüyaydı...
hayırlara gitsin..
rüyalarım da pek hoş.. bu sabah rüyamda bir film ekibi gördüm. rüya içinde rüya gibi film içinde filmdi. bu film ekibi bir mezarlıkta çekim yapıyor ve çekim esnasında beraber hareket eden üç arkadaş, yavaş yavaş başka taraflara yöneliyor. önce ışıkçıydı sanırım, o ayrılıyor, ilginç birşey görüp onun peşinden gidiyor. ardından kameraman, kamerasını gözüne yapıştırmış olduğu halde yürürken yanındaki arkadaşından ayrılıyor ama sanki kamerayla gördüğü yerin dışında başka bir yeri göremiyor gibi gözüküyor, arkadaşının yanından ayrıldığını fark etmiyor bile. sonra kalan diğeri de başka bir tarafa gidiyor.o da gittiği yerde başka bir ekip ile karşılaşıyor, o ekibin eksik parçasıymış meğer, hemen dahil oluyor. mezarlık başına bir adam geliyor, charlie chaplin kılıklı bu adamın boynunda numaralar yazıyor. bizim adam bu numarayı görüyor ve mezarlıktaki siyah, nostaljik ev telefonundan bu numarayı çeviriyor, telefonu da halası açıyor. filmin sonunda bu adam bir kadınla sohbet ediyor, kadın bilim kadınıymış, önlerinde bir sürü kitaplar var, konu da evrimsel psikoloji. kadın adama diyor ki "ancak çok özel olanlar türlerinin sürdüregeldiğinin dışında bir davranış sergileyerek bir şeye kavuşurlar." bu cümledeki davranışın rüyada çağrıştırdığı şey bir feragat, bir serdengeçicilik idi..
güzel rüyaydı, hoş rüyaydı...
hayırlara gitsin..