Friday, November 20, 2009

ayağıma değmeyen taş

yolun bir yerinde bir taş, bir kaya ya da bir ağaç olduğunu biliyorum diyelim, hiç önünden geçmesem de o taş oradadır. eğer yolum düşer de yanından geçersem çarpmamaya dikkat ederim o ağaca. hiç görmemiş dahi olsam, o ağacın bilgisine sahipsem birine yol tarif ederken ağacın ilersinde ya da gerisinde diyebilirim. zihinsel bir haritam vardır. bunun gibi gündemime hiç düşmemiş ve düşmesi ihtimali hiç de yok gibi duran meseleler de benim zihinsel haritamın içindedir, ayağıma değmeyen bir taş olarak oradadır, fiillerimi de fikirlerimi de belirler. bir ev yapacaksam olmaz orda koca bir ağaç var, kesilmez evi şuraya yapalım diyebilirim ve bunu gayet de sessiz diyebilirim. haritaya bakarım ve o mekânı direkt gözden çıkarırım, düşünmem gerekmez. bazı meseleler de bizim için böyledir, sessizce ordadırlar ve basbayağı ordadırlar.
sınırlar da böyledir, biz çok geniş bir mekanda hareket ediyor da olsak bir duvar vardır orda, gitmesek de görmesek de o duvar bizim duvarımızdır. duvar varsa ardı da vardır :)

No comments: