SAYFALAR

Thursday, January 04, 2018

taşınmak, rüyalar, ağaçlar ve meyveleri üzerine


rüyamda taşındığımızı gördüm.
eşyaları içinden çıkmış boş bir eve göre çok sıcak hissettiriyordu evin içi. camdan aşağı bakıp eşya yüklü kamyonun hareket ettiğini görünce hızla kapıyı kapatıp aşağı indim, indikten sonra fark ettim ışığı açık bırakmış olabilirdim.  geri dönüp kapatayım diye düşündüm, çünkü bu gece fırtına gelecek ve yarın evden çıkamayacağız, yeni evimizden.

bu gece gerçekten fırtına geliyor, yarın sabah da kar.  new york soğuk. taşınmak güzeldi ama. uyandığımda iyi hissettiren bir rüya gördüğümü fark ettim. rüyaların çalışma biçimlerine hayranım çok fena.

rüya gibi çalışabilmek isterdim, parmak ucunda yürür gibi ama bastığı yere kök salar gibi.

kök salmakla ilgili bir iki sözüm vardı, kevser'in ajandası sormuştu insan değişir mi diye.
cevabım hem evet hem hayırdı. değişmez dedim, çünkü bir tohumumuz, bir çekirdeğimiz varmış gibi hissederim hep, hani çocukluğumuzla hatta bebekliğimizle bugünümüzü bütünleyen, tutarlayan bir şey varmış gibi. (belki de hafızanın işidir sadece bu bütünlemek)

değişmek de şöylesi bir şeydi belki: tohumun beslenmesi, yeşermesi, sararması, solması, beslemesi, meyve vermesi, tohuma kaçması, dinlenmesi, dinlendirmesi, budanması, törpülenmesi, gölge olması, yuva olması, yeşermesi, kök salması..

büyük bir incir ağacı olarak söyleyebilirim ki, kök salmak çok güzel ve bazen de küçük bir limon ağacı olarak da söyleyebilirim aynını.

ama rüyamda işte taşındığımızı görünce, büyük bir incir ağacı olmadığım için şükrettim. belki de ağaçlar meyveleri vesileyle  taşınırlar, candan cana. ( candan cana candan cana aaa aşık oldum ben sana)

meyve vermekle ilgili: alak suresinin mealini paylaşmıştı portakalağacı instagram hesabında. alak suresi sadece okumayı değil, yazmayı da buyurur diye.  çok sevdim böyle okumayı.
okumak ve yazmak nefes alıp vermek gibi, almak ve vermek, birbirleri ardınca.

No comments:

Post a Comment