kelimeler:
Pembe-beyaz – 21 gün- tutku-hatt-ı hümayun- suret- azade- narsist- ebegümeci yaprağı- namütenahi- özge- seyyid nur nesimi- kompliman- yelkenli-yelkensiz- taslak- kilimci-minnesota çok yönlü kişilik envanteri- sinyal gücü- elmalı turta
“Bu kadın çıldırmış olmalı” diye geçirdi Özge hanım içinden, yazı işleri müdiresi için, bu kelimeleri ard arda sıralamak için çılgın olmak lazımdı evet, bu kadına mmpi (minnesota çok yönlü kişilik envanteri) uygulamak isterdim diye geçirdi içinden, nasıl bir profil verirdi kim bilir… içinden böyle söylene söylene çıktı pembe-beyaz boyalı binadan. Yürüdü sultanahmetten aşağıya doğru yavaşça yağmur çiseliyordu, ne güzel toprak koktu diye geçirdi içinden. Etrafına bakındı, ebegümeci yaprağı gördü, aklına yazı geldi yine, incir dedi. Bu kadın sahiden çılgın “git bir incirle görüş” dedi bir de.. hayır bir de yaptığı kelime listesinin tepesine hatt-ı humayun yazmış altına da “tiz bu kelimelerden bir yazı yazıla ve incirin hikayesi anlatıla” diye eklemiş, narsist desen narsist değil böyle halleri dışında mütevazi bile sayılabilir ama bence deli.. deli valla.. uuf neyse gidip bir incirle görüşeyim en iyisi diyerek Kadıköy vapuruna bindi. Yağmur hızlanmıştı, içeri geçti. Cam kenarına oturdu, dışarı baktı. Düşündü… İncirle alakalı ne anlatır.. mırıldandı “ incir ağacısın gam götürensin”.. yiyeceği sütlü incir tatlısını düşündü, gam götürür mü.. tatlısı gam götürür, sütlüsü, kurusu, meyvesi.. ağacı da götürüyormuş demek ki… üzerine yemin bile var.. vardır elbet bir hikmeti.. böyle düşüncelerle vapurdan indi, sütlü incir tatlısını yiyeceği lokantaya doğru yürüdü, yolda bir pastane gördü, elmalı turta gördü vitrinde, elmalı turtayla da görüşebilirdi pekala, ama incir ile görüşecekti. Bu elma ile adem ile Havva çıplak kalmışlardı da incir yaprağıyla örtünmemişler miydi, gam götürendi demek ki…
Girdi lokantaya, siparişini verdi, beklemeye başladı.. bu arada bir taslak çıkarayım diye geçirdi içinden.. çünkü incirden başka bir de kelimeler vardı, bir kilimci edasıyla dokuyacaktı hikayeyi bu kelimelerden…taslaklar planlar da ona göre değildi pek, hele de yazı yazarken… Gideceği yönü bilmeyen bir yelkenli gibiydi, rüzgâr onu götürürdü bir yerlere hep.. Bazen de böyle yelkensiz oluyordu işte… İncir tatlısından medet uman bir yelkensiz. Tatlısı da geldi işte.. Konuşmaya başladı tatlıyla, “sevgili tatlı, tatlı sevgili, bana ne anlatacaksın?” dedi.. sonra "al işte körle yatan şaşı kalkar" diye geçirdi içinden öyle bir müdirenin çalışanının kafayı sıyırması işten bile değildi…işten değildi de ya neydi.. aralarındaki iş ilişkisi değil miydi? "Bu kadının beni bu yazıya yollarkenki maksadı neydi… gam götürenmiş incir ağacı… belki sıkkın gördü beni bugünlerde… ha bir de git bir incirle görüş dedi, bir sürü arkadaşın var, birisi aracı olur muhakkak dedi… gayet de ciddi görünüyordu.. ya bu kadın sahiden deliyse.. ben de indim kuyuya taşı çıkarmaya çalışıyorum" … kuyu diyince aklına bir anda toprak hanım geldi.. ve başının üstünde bir ampul yandı.. “tabii yaa” dedi.. toprak hanım aracı olurdu bu görüşme için, hiç olmadı kendi bir şeyler anlatırdı… “evet, işte nasıl düşünemedim ki.. bizim müdire deli meli değil kadın akıllı yaa” diye değiştirdi fikrini yine.. tatlısının son birkaç kaşığını daha bir zevk alarak yedi sonra…
Çıktı lokantadan, yürümeye başladı seyyid nur nesimi tekkesine doğru.. Yağmurlu Kadıköy sokakları ne de güzeldi.. Toprak hanımı görme fikri de öyle güzeldi.. Toprak hanım 21 gündür bu tekkedeydi, görenler bahçede öylece oturup düşündüğünü anlatıyorlardı. Zaten epeydir de görmemiştim diye geçirdi içinden.. Acaba bu inzivasında rahatsızlık vermiş olur muyum korkusu da yerleşti içine. Bu arada bahçe kapısına gelmişti Özge, kapıyı açtı ve bahçeye bakan toprak hanımı gördü, toprak hanım :
-hoş geldin özge, ben de seni bekliyordum..” dedi, Özge de “ şey hoş buldum, demek beni bekliyordun.. ben de seni bu inziva içinde rahatsız etmekten korkmuştum” dedi
Toprak hanım: “inziva dediğin de namütenahi değil ki şekerim”
Sonra gülüştüler..toprak hanım özge’ye “çok güzelleşmişsin” dedi, hayır bu bir kompliman değildi, toprak hanım böyle şeyler yapmazdı çünkü.. sonra da “dur sana incir ikram edeyim” dedi, “taze topladılar, şurdaki incir ağacından bu sabah..” bunu duyunca Özge gülümsedi ve rahatladı, işte toprak hanım her zamanki gibi konuyu açmıştı önüne, “toprak dedi, bu ağaç için gam götürensin diyor türkü nedir hikmeti?”
-İncir ağacından bahsetmemi istiyorsun, bu mahrem bir hikayedir, bana sakla dendi, iyi sakla… İncir ağacı mahremdir, hikayedir… bana anlat dendi, iyi anlat…
-Nasıl olacak o? Hem saklayıp, hem anlatacaksın?
-İncir ağacı da öyle yapar, saklanarak anlatır. Anlatarak saklanır… şu kısa ağacı görüyor musun? İncir ağaçları daim kısadır ama toprak altına yayılmıştır kökleri… meyvesi tatlıdır..
Yaprağı da örtü olmuş...
-Vay canına, sevgilim diyor türkü yani, muhabbetinden görmediğim gördüğümden fazla diyor, suretin siretine perde, suretin siretine pencere diyor.. tatlı diyor, örtü diyor.. vay canına
-Nasıl saklanılır söyleyeyim mi böyle?
-Aa lütfen söyle…
-Sevgini temiz tuttuğunda, şahsi tutkulardan azade…
-teşekkürler toprak hanım… hiç aklımdan çıkarmayacağım.. ben müsadenle eve gidip biraz çalışayım, yazacak uzun bir hikayem var da..
-Kolay gelsin özge, sinyal gücün bol olsun
Özge gülümseyip bahçeden çıkarken acaba deli olan ben miyim, bir tane normal insan yok etrafımda diye geçirdi içinden... ve mırıldanmaya devam etti “incir ağacısın, gam götürensin…”
muhabbetinden görmediğim gördüğümden fazla diyor, suretin siretine perde, suretin siretine pencere diyor.. tatlı diyor, örtü diyor..
ReplyDeletehem pek latif, hem pek zarif. kaleminize, kelamınıza sağlık pur hanım.
toprak hanıma da selamlarımı iletin lütfen.
teşekkürler turuncu bey,
ReplyDeletealeyna :)ve aleyküm selam
sinyal gücün bol olsun kısmını çok sevdim, mmpi i da :)
ReplyDeletetebrikler, eline sağlık güzel olmuş, dağıtmışsın yine.
:) teşekkürler ayşe hanım. dağıtmış mıydım? nasıl yani?
ReplyDeletebenim kelimem adaylıkta kalmış herhal
ReplyDeletesenin kelimeni sakladım. başka bir kelimeyi de sakladım o kelimeyle beraber. incir ağacı saklamak anlatmak üzerine bir hikaye zaten.
ReplyDeletebir dahakine tematik çalışacağız şekerim, bilgin olsun.
ReplyDelete