"sana bir tek şey söyleyeceğim franny. bildiğim tek şeyi. ve sakın bozulma. kötü birşey filan değil. ama eğer senin istediğin dini bir hayatsa, şunu hemen bilmelisin ki, bu evde sürüp giden o kahrolası dini eylemlerin her birini tek tek gözden kaçırıyorsun. birisi sana bir kase kutsanmış tavuk suyu çorba getirdiğinde, onu içecek sağduyudan bile yoksunsun sen- ki bu tımarhanede bessie'nin birine getirebileceği tek tavuksuyu da bu türdendir zaten. onun için, sadece söyle bana dostum, sadece söyle bana. yola düşüp bütün dünyayı dolaşsan, şu isa duanı sana doğru dürüst okumasını öğretecek bir üstat- bir guru, bir kutsal kişi- bulmak için, bunun ne yararı olacak sana? sen daha burnunun dibinde duran bir kase kutsanmış tavuksuyu çorbayı göremezken, basbayağı kutsal bir kişiyi gördüğünde onu nasıl tanıyabileceksin, ha? söyler misin?" (franny ve zooey/ j.d. salinger)
bu kısmı nasıl hatırlamadığıma şaşırdım, sonra hafızamı yoklayıp bu kitaptan hemen hiçbirşey hatırlamadığımı anlayınca şaşkınlığım geçti
ReplyDeletefranny dostum güzel söylemişsin
ben de sana bugün okuduğum ve önce altını, sonra yetinemeyerek üstünü, kenarlarını, yanına yıldızları ağaçları ırmakları ilh. çizmek istediğim bir cümleyi yazayım -neyse ki yanımda kalem yoktu-
"O andan itibaren, bilge kişinin, kendisini, konuşabilseler de konuşamasalar da, yaşayan diğer varlıklardan ayırmayan kişi olduğunu anladı."
(a wizard of earthsea, ursula k. le guin)
çok iyi bir bilge tarifi bu.. teşekkürler ryu bizimle paylaştığın için...
ReplyDeleterica ederim pur
ReplyDelete